Cinsel mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cinsel mutluluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Aralık 2014 Cuma

Cinsellik En Çok Ne Zaman Yaşanıyor

Seks için en uygun dönemler hangileri, en çok hangi günlerde seks yapılıyor, yılın hangi dönemlerinde daha çok cinsel ilişkiye giriliyor, cinsel isteğin en yoğun yaşandığı dönemler hangileri?

Hamile kalmak isteyen kadınlar artık akıllı telefonlarına indirdikleri mobil aplikasyonlar sayesinde bebek sahibi olmak için en uygun dönemlerini bu şekilde takip ediyorlar. İşte bu faydalı aplikasyonlardan biri olan Kindara'nın CEO’su William Sacks ve ekibi, 1,5 milyon datayı inceleyerek son 22 ayda en çok cinsel ilişkiye girilen zamanları belirleyerek yılın hangi dönemlerinde ve hangi günlerde daha çok cinsel ilişkiye girildiğini açıkladı!

İşte bu ilginç araştırmanın sonuçları: Yılın hangi dönemlerinde daha çok cinsel ilişki yaşanıyor?

* Seksin en doğru zamanı kış tatilleri
* 16 Eylül ve sonrasında bebek doğumları artıyor.
* Yeni yıl ve sonrasındaki ilk 1 hafta, cinsel ilişkinin en popüler yaşandığı dönem.
* 14 Şubat Sevgililer Günü akşamı popülerlik sıralaması içinde.
* En çok seks yapılan üç gün; pazar, cumartesi ve cuma.
* En az seks yapılan gün salı.
* Kadınların kendilerini en şehvetli hissettikleri gün, regl döneminin 6. günü. Bu günden itibaren ilk bir hafta kadınlarda cinsel isteğin çok yoğun olduğu zirve dönemi.
* Adet döneminin başlangıcından bir gün öncesi ise zamanlamanın en kötü olduğu dönem. Bu dönemde kadınlar tüm enerjileri çekilmiş gibi hissediyor ve asla cinsel istek içine giremiyorlar.

17 Aralık 2014 Çarşamba

Cinsel Mutluluk İçin Öneriler


  Çoğu çift cinsel hayatlarında memnuniyetsizlik yaşıyor. Cinsel hayatımızı renklendirerek bu sorundan kurtulabiliriz. İşte seksten zevk almanın sırları:  

CİNSELLİĞE GİYİNİKKEN BAŞLAYIN

İyi bir cinsel ilişkinin hazırlığı ve duygu yoğunlaşması yatağa girmeden başlar. Çünkü cinsel istek bedende değil zihinde başlar.

Uygun ortam için illa ki mum ışığında romantik bir yemek gerekli değildir. Bunun yerine yapılacak küçük bir jest, sevgi sözcükleri ile yazılmış bir mesaj veya sıcak bir bakış, gülüşme yeterli olabilir. Çiftlerin birbirlerini hissedebilmeleri çok önemlidir.  

SEKSİ AYRICALIKLI BİR DURUM GİBİ ALGILAMAYIN

Cinsellik hayatta ayrı bir yeri olan, kendine özgü bir olgu değildir. Genellikle kişiler sekse sıra dışı anlamlar yükleyerek, onu kutsal veya özel olarak algılar. Oysa cinsellik yaşamın gerçek değerlerinden biridir. Kişinin yaradılışının, davranışlarının ve karakterinin bir parçası olan cinsellik, bu boyutuyla ilişkileri de etkilemektedir.
Yapılacak en iyi şey ise, sekse biraz kafa yormak ve yaşanılan ilişkilerde cinselliğin kalitesini arttırmak için yöntemler aramaktır.

PARTNERİNİZİN YALNIZ KALDIĞI ANLARI YAKALAYIN

Çiftler birbirlerine yeterince vakit ayıramamaktan, birlikte yalnız kalamamaktan şikayet ederler. Bu nedenle de cinsel yaşamlarında sorunlar belirir. Günlük hayatın stresi, iş, çocuklar, aile üyeleri, arkadaş ilişkileri derken çiftler birbirlerini ihmal edebilirler. İlişki süresi uzadıkça cinsellik de yapılacaklar listesinin gerilerine düşer.

Şu bir gerçek ki, bir çift yatak odası dışında günün birkaç saatinde dahi yalnız kalamıyorsa, cinsellikten mucize beklemeleri de boşuna olacaktır.
Tehlike çanları çalmadan, çiftlerin birbirlerine vakit ayırmaları, durumu kurtarmak için değil, adeta imkanlar yaratarak bunu yapmaları zorunludur.  

SINIRLARI AŞIN

Cinsellik, bir alışkanlık olmayı hak etmez. Doğası gereği duygularla ve heyecanla beslenmesi gereken değişiklik isteyen cinsellik, haftanın belli günlerinde yapılması gereken bir alışkanlık haline geldiği anda çekilmez bir hal alır. Zamanla sıkıcı olan cinsellik de sonunda çiftler için sorun yumağı haline gelir. Bu halden kurtulmak için, haftanın her günü hep aynı saatte ve aynı yerde cinsellik yaşamaktan vazgeçilmeli. Ayrıca cinsellik denince akla artık bir tek yatak odası gelmemeli.
Evliler için evden farklı bir yere, örneğin bir otele gitmek iyi bir fikir olabilir. Sevişmeye hep aynı partnerin başlaması gibi tavırlar da cinselliğe sıkıcılık katabilir. İşin özünde şu var ki tekrar, sonunda monotonluğu doğurur. Cinselliğine canlılık getirmek isteyenler için vazgeçilmez olan, önce tekrardan vazgeçmektir.  

FANTEZİ KURUN

Fantezi, her iki kişinin de kabul ediyor olması halinde cinselliği renklendirmenin en güzel yöntemlerinden biridir. Bu teknik cinsel terapi süreçlerinde de kullanılır. Zihindeki fantezi çalışmaları ile çiftlerin hayal gücünü kullanmaları sağlanır. Unutmayın, fanteziler hayallerle sınırlıdır. Cinsellik de sınırsız bir hayal gücü ile beslenir.

 

KAVGALI SEVİŞMEYİN

Kavga halindeki erkek ve kadın birbirlerine bedenlerini sunmak zorunda hissederek, duygularını düşüncelerini, korkularını ve beklentilerini ifade etmeyi engellerler. Oysa çatışmaları sonlandırmanın çaresi cinsellik değildir.
Çiftler önce duygularını, beklentilerini ve hayal kırıklıklarını birbirleri ile paylaşmalı. Taleplerini dile getirerek ve karşılıklı konuşarak çatışma sebeplerini anlamalı ve gerçek çözüm yollarını keşfetmelidirler. Zaten cinsellik bu sürecin sonundan kendiliğinden gelecektir. Seks, barışmak için yapılan bir görevden ziyade, ruhun ve bedenin paylaşılmasıdır.
 

AKLINIZLA SEVİŞİN

Kişiler, partnerinde ve kendilerine cinsel hazzı arttıracak bir sihirli formül olduğuna inanırlar. Bunlar da bir nevi tabudur. Seksin dinamiğinde mekanik yollarla yapılan uyarmanın çabuk ve yüksek hazzı beraberinde getireceğine yönelik inanış doğruyu yansıtmaz. Böylelikle önemli olan bir unsur da göz ardı edilir. Bu da kişinin, partnerinin bedeninden çok zihnine hitap etmesi gerektiğidir.
Bilinenin aksine vücudun haz merkezi cinsel organ değil beyindir. Beyin, koku, ses, dokunuş veya erotik bir cümle ile aldığı küçük duyumları tahrik unsuru olarak bedene iletir. Cinselliğin kimyası da bu şekilde başlar ve işler.
 

DUYGULARINIZI PAYLAŞIN

İlişkilerdeki temel sorunların başında iletişimsizlik gelir. Bu durum elbette cinselliği de etkiler. Kadın ya da erkek genelde ayıp, günah ve yasak üçgeni içinde, ne istediğini, ne hissettiğini açıkça söylemekten çekinir. Cinsel ilişki esnasında konuşmamak gibi meşhur bir cinsel mit vardır. Oysa duyguları konuşmak, ilişki anında duyulan hazzı kelimelerle paylaşmak her zaman erotik bir olgudur.
 

SEVİŞMEK İÇİN KEYFİNİZİ BEKLEMEYİN

Seks görev olarak da başlıyorsa bir zararı yoktur. Yapılan araştırmalar, görev olsun diye cinsel ilişkiye başlayan çiftlerin çoğunun, bu aktiviteyi büyük zevk alarak noktalayabildiğini ortaya koyuyor. Öyleyse cinsel aktivite, görev olarak başlayıp zevkle bittiği sürece amacına ulaşmış demektir.
İlerde yaşanması muhtemel cinsel işlev bozukluklarının önüne geçmek için cinsel isteği beklemeye gerek yoktur. İstenmese de seks yapılabilir. Seks yapmak ille de penis-vajina birlikteliği ile sınırlı değildir. Bazen sevişmek, okşamak, öpüşmek, erotik masaj yapmak, birlikte banyo yapmak veya sarılarak uyumaya çalışmak da seks yapmaktır.


CİNSELLİKTE “BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİNDİR KURALINI UNUTUN”

Cinsellikte “Önce O” diye bir kavram yoktur. Düşüncelerin ve tavırların “Önce ben” olarak değiştirilmesinde bir sakınca yoktur. Hatta biraz bencil olmakta da yarar var. Çünkü taraflar anın ve hazzın tadını çıkarmak için ne kadar kendine konsantre olursa, ortaya çıkacak olan haz o kadar artar. Yani temel prensip, “Herkes kendi hazzından sorumludur” olmalı. Kadınlara nazaran erkekler bu durumu daha çabuk onaylarlar.
Kadın ise pasif bir rol üstlenmeye meyillidir. Ancak bunun sonu mutlaka hayal kırıklığı ile bitecektir. Çünkü kadının bu pasif rolü boyunca gösterdiği suskunluk yüzünden erkeklerin partnerini mutlu edip edemediğine dair kafasında soru işaretleri oluşur. Ortada soru işaretlerinin gezdiği her olgu huzursuzluk kaynağıdır. Yapılacak en iyi tutum ise “Onu mutlu edebiliyor muyum?” sorusunu akıllardan çıkarmak, cinsel ilişkiyi incelemek, analiz etmek yerine hazza konsantre olarak yaşamaktır.


8 Aralık 2014 Pazartesi

Kadınları Tahrik Eden Dört Nokta

Cinsel yaşantınız yeteri kadar renkli değilse, bunları öneri olarak da kabul edebilirsiniz.

KAFA DERİSİ
Kafatası derisi milyonlarca sinir ucu içerir. Bir erkeğin parmaklarının saçlarınızda dolaşması, sizden hoşlandığını da gösteriyor aynı zamanda. Boşuna burun kıvırmayın, evrimsel psikoloji görev başında.

OMZUNUZU ÖPMESİ 
Çünkü size beklenmedik bir şekilde yaklaşır. Ayrıca sürpriz öpücükler sizin çekiciliğinizi ve onun size bağlılığını gösterir. Partnerinize vücudunuzun ihmal edilmiş bölgelerini fark etmesi için yol gösterici olabilirsiniz.  Bu konuda açıkça konuşmaktan çekiniyorsanız, kalemi kağıdı elinize alın ve romantik bir not yazın. Köprücük kemiğinizin öpülmesi işe yarar bir yöntem.

JEAN PANTOLON GİYMESİ 
Erotik anlamda sutyen kadın bedeni için neyse, jean pantolon da erkek bedeni için o! Uzmanlar "Burada biyolojinin de etkisini unutmayın" diyor. Sıkı bir jean pantolon, sağlıklı bacak kasları, karın kasları anlamına geliyor!  Bunlar da sağlıklı ve güçlü bir partner demek tabii ki!Unutmayın, erkekler de en az kadınlar kadar iltifat edilmeyi sever. Ona, jean giydiği zaman yakışıklı göründüğü yönünde ne kadar çok iltifat ederseniz, o kadar çok jean giyecek.

BİR KÖPÜK BANYOSUNDA UZANMAK 
Köpük banyosu, rahatlamanın en kolay yolu. Genelde zihnimizdeki yapılacaklar listesi ile uğraştığımız için kendi fiziki uyanışımızın işaretlerini kaçırıyoruz ama ılık su, kanın cilt yüzeyinin altındaki sinir uçlarına gidişini hızlandırıyor ve bu da uyarılmayı kolaylaştırıyor. Cosmotürk'ün haberine göre, düzenli olarak banyoyu akşam rutininiz içine alın. Vücudunuzun hisleriyle ilgili olarak ne kadar rahat ve uyanıksanız, onları ilerletmekle ilgili o kadar istekli olacaksınız. Ayrıca duş başlığının gücünü asla hafife almayın




11 Haziran 2013 Salı

Kadınlar İçin Cinsel İsteksizliğin Çareleri



1. İLİŞKİDE UYUM VE ÇEKİCİ BULMA ÖNEMLİ
Cinsel isteksizliğin kişiye göre değişen farklı sebepleri vardır; tıbbi, psikolojik ve farmakolojik faktörlerin bir kombinasyonudur. Kadınlarda özellikle evlilikte ya da ilişkide anlaşmazlık varsa cinsel sorunu da beraberinde getirmektedir. Kişi partnerini fiziksel olarak çekici bulmuyorsa ya da duygusal açıdan ilgisi- sevgisi azalmışsa; ona karşı arzu duymaz ve bu durum da cinsel isteğin kaybolmasına yol açabilir. Uyarılma ve orgazm evresinde erkekten kaynaklanan özellikle erken boşalma gibi nedenler de kadını cinsellikten soğutabilir.


2. AĞRILI İLİŞKİ ETKİLİYOR
 Kadınlarda organik sebebe bağlı (östrojen eksikliği, menopoz, hiperprolaktinemi, vajinal enfeksiyon gibi) ağrılı ilişki de kadının eşinden uzaklaşmasına neden olur. Hamilelik ya da cinsel yolla bulaşan hastalık kapma korkusu da diğer bir isteksizlik nedenidir.

3. ERKEĞİN CİNSEL PERFORMANS ISRARI KADINI SEKSTEN SOĞUTUYUR Çocukluk döneminde yaşanmış travmalar, kötü deneyimler ya da aile tarafından aşılanmış cinsellik karşıtı tutum da cinsel isteksizliğe hatta vajinismusa sebep olmaktadır. Çiftler arasında cinsel ilgi bakımından bir dengesizliğin olması durumunda ortaya çıkabilen, erkek tarafından dayatılan ısrarlı cinsel performans baskısı da kadında azalmış cinsel istekle sonuçlanabilir. Bunların dışında istek azlığı kronik stres, anksiyete ve depresyona bağlı olabilmektedir.

4. ERKEKTE PERFORMANS EN ÖNEMLİ ETKEN Erkeklerde cinsel isteksizliğin nedenleri kadınlardaki sebeplerle aynıdır. Bunların dışında; erkeklerde daha sık olarak gördüğümüz cinsel istek azalmasının nedeni ‘performans anksiyetesi’ olarak da tanımlanan başarısız olma kaygısıdır. Bunun altında yatan sorunsa çoğu kez ereksiyon kusuru ya da erken boşalma problemidir.

5. ÇALIŞMA HAYATININ ZORLUĞU ETKİLİYOR Ayrıca, günümüzde gerek kadınlar gerekse erkekler çoğunlukla çalışma hayatındaki zorluklardan dolayı kronik strese ve yorgunluğa yol açan bir yaşam tarzı sürdürmektedir; bu da cinsel isteğin yitirilmesinde önemli bir etken olabilir.

6. UZUN SÜRE SEKS YAPMAMAK SOĞUTUYOR Ayrıca uzun süreli seksten uzak kalmak da cinsel dürtüyü azaltmaktadır. Cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olan ürolojik bir sorun ya da testesteron eksikliği ve hiperprolaktinemi de erkeklerde istek kaybına yol açar.

7. DEPRESYON LİBİDOYU DA VURUYOR Çağımızın hastalığı depresyonda da libido kaybı en sık görülen bulgulardan biridir; ancak tedavide kullanılan antidepresan ilaçlar da bazı hastalarda isteksizliğe neden olabilir. Ayrıca her iki cinste de birçok ilaç etken olmakla birlikte en sık antiandrojen, antihipertansif ilaçlar, sakinleştiriciler, alkol, amfetamin ve kokain gibi maddeler de nedenlerden bazılarıdır.

8. SUÇLAYICI OLMAYIN ÇÖZÜM ARAYIN Psikiyatrist Dr. Hülya Soylu’ya göre; “Kişinin cinsel işlev bozukluğunu çözmek için yapacağı ilk şey ‘cinsel sorunu’ olduğunu kabullenmektir. Partnerler karşılıklı olarak konuşabilmeli, yargılayıcı- suçlayıcı olmaktan kaçınmalıdır. Cinsel problem bir kişiye bağlı olabilir ancak iki kişiyi etkiler; bu nedenden dolayı ortak bir sorun olarak ele alınmalıdır. Eğer cinsel isteksizlik ilişkideki anlaşmazlıktan, çatışmalardan kaynaklanıyorsa birlikte çözüm yolları aranmalıdır. Bireysel çabalar sonuç vermiyorsa ve tıbbi bir duruma bağlıysa konunun uzmanına, psikolojik sorunlara bağlıysa bir psikiyatriste ya da cinsel terapiste başvurulmalıdır.”

9. ÖNCE NEDENİN TESPİTİ SONRA TEDAVİ Tedavi; ayrıntılı ve sağlam bir şekilde nedenlerin anlaşılması üzerine kurulmalıdır. Soylu, “Cinsel isteksizliğin nedenlerini psikolojik, tıbbi, farmakolojik (ilaçlara ya da madde kullanımına bağlı) olarak 3 ana başlıkta toplayacak olursak, tedavisini de nedene yönelik yapmalıyız. Yani isteğin azalmasına ya da ilişki sırasında ağrıya sebep olan herhangi bir hormonal, ürolojik ya da jinekolojik faktör varsa bunların değerlendirilip uygun şekilde uzmanınca tedavi edilmesi gerekir. Hormonal kökenli bir cinsel istek azlığı varsa, eksik hormonu yerine koymakla çoğu kez başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Psikojenik nedenli cinsel istek bozukluğu varsa, konusunda eğitim görmüş uzmanın yapacağı psikoterapiye çoğu kez olumlu yanıt verir” diyor.

10. ERKEN BOŞALMA VARSA KADIN CİNSEL İSTEĞİNİ BASTIRIYOR Uyarılma ve orgazm evresinde erkekten kaynaklanan (özellikle erken boşalma gibi) nedenlerle sık sık başarısızlık yaşanması kadınlarda olumsuz duygular oluşmasına neden olur ki bu da cinsel isteğin bastırılmasıyla sonuçlanır. Erken boşalma, erkeklerde de performans anksiyetesi’ olarak tanımlanan başarısız olma kaygısı doğuruyor ve bu da cinsel isteksizliğe neden olabiliyor.

11.TEDAVİYE BİRLİKTE KATILIN Çiftin tedaviye birlikte katılması son derece önemli. Bununla birlikte çocukluk döneminde hatta sonrasında yaşanmış bir travma, taciz ya da istismar varsa tedavinin sağlıklı ilerleyebilmesi için ilk önce bireysel tedavi uygulanması gerekebilir. İlaç kullanımına bağlı cinsel fonksiyon bozukluğu varsa; bunun bırakılması, dozunun ayarlanması ya da değiştirilmesi gerekmektedir. Alkol ya da madde kullanılıyorsa uzak durulmalıdır.

23 Ocak 2013 Çarşamba

Kadınlar da Seksin Düşmanı Genital Siğiller


Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr.Aytun Aktan, “Vücutta uzun zaman varlık göstermeden sessizce bekleyen, ilk temasla harekete geçip, ortalama 8 hafta içinde varlığını gösteren ve yaygınlaşan hastalık, virüs tipi ve kişinin bağışıklığına göre değişir. Tedavide geç kalındığı takdirde kansere dönüşme olasılığı yüksektir.” dedi.

Genital siğil hastalığa neden olan virüsün adı: Human Papilloma Virüs (HPV)’tür ve bilinen yüze yakın tipi vardır. En sık hastalık yapanları Tip 6 ile Tip 11’dir. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr.Aytun Aktan konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Rahim ağzı kanserine yol açan, yüksek risk grubu olarak adlandırılan HPV tipi de vardır. Bulaşma şekli çoğunlukla cinsel ilişki esnasında olmaktadır. Bulaşma aktif lezyon döneminde daha yoğun için bu dönemde prezervatifle korunmak gerekir ama bu her zaman yeterli olmayabilir.”

Sinsi Düşman…


HPV gibi viral enfeksiyonlar hücre içine girdikten sonra uzunca zaman varlık göstermeden sessizce bekleyebilir. Op. Dr.Aytun Aktan, “Kişinin bağışıklık sistemindeki bozukluklarla, yeni bir hastalık gibi ortaya çıkabilir. Ancak ilk temastan ortalama 8 hafta içinde siğiller görülür, bunların yaygınlığı virüs tipi ve kişinin bağışıklığına göre değişir. İyileşme 2-3 haftada görüldüğü gibi %20 hastada ısrarcı olabilir. Genital siğiller vajina çevresinde (küçük ve büyük dudaklar), vajina içinde, rahim ağzında ve anüs etrafında veya içinde bulunabilirler. Sıklıkla koyu kahverengi, yüzeyden yüksek, kibrit çöpü başı gibi farklı boylarda lezyonlardır. Tek tek ya da yaygın olabilirler.” dedi.

Nasıl Tedavi Edilmeli?


Op. Dr.Aytun Aktan tedavi şekilleri hakkında ise şu bilgileri verdi:
İlaçla: İlaç uygulamaları uzun zaman alır, sabır göstermek gerekir. Sadece siğilin bulunduğu bölgeye uygulamak gerekir. Ulaşılması zor bölgelerde ilacın uygulanmasında zorluklar yaşanmaktadır.
Cerrahi Yöntemle: Bu grupta en çok koterizasyon denilen yakma işlemi uygulanır. Bulunduğu bölge ve yaygınlığı göz önüne alınarak anestezi ihtiyacı olabilir. Bu yöntem tedaviye en hızlı cevabı verir. Bazen işlemin tekrarı gerekebilir ve genellikle başka noktalardan çıkan lezyonlar için yapılır. İşleme bağlı iz kalma oranı çok azdır. Bunun dışında lazer ve dondurma yöntemleri de kullanılır.

Rahim Ağzı Kanseri ve Aşı


Rahim ağzı kanserine karşı geliştirilmiş aşılar sıkça uygulanmaya başlandı. Op. Dr.Aytun Aktan aşılarla ilgili olarak, “Bu aşılar HPV virüsünün bazı tiplerine karşı geliştirilmiş bağışıklayıcılar içerir. Dokuz yaşından itibaren koruyucu olarak yapılan aşı, kırk beş yaşına kadar uygulanabilmektedir. Aşı kanserden korurken ilk aşamada iyileştirme özelliği de taşımaktadır. Yurt dışında yapılan çalışmalara göre korunmasız cinsel ilişki sonrasında kadınların %40'ında HPV enfeksiyonu görülmektedir. Bu enfeksiyonlardan çoğu geçici ise de bazen kalıcı enfeksiyona yol açabilirler. 10 yıllar içerisinde önce kansere davetiye çıkaran değişikliklere, sonra da kansere yol açabilirler. HPV’ye bağlı rahim ağzı kanserinden korunmak için şu anda piyasada bulunan aşıların 6 ay süresince üç kez uygulanması önerilmektedir. Aşı için uygun yaş net olarak tespit edilmemişse de ergenlik öncesi genç kızlara aşı yapılmasının en iyi koruyucu etkiyi oluşturacağı düşünülmektedir. Günümüzde kullanılan ve kullanılacak olan aşılar kansere yol açan tüm HPV tiplerini kapsamamaktadır. Bu nedenle aşı %100 koruyucu değildir. Ayrıca unutulmaması gereken başka bir konu da rahim ağzı kanserine neden olan tek etken HPV enfeksiyonları değildir. Bu nedenle yüksek risk grubundaki kadınların aşı yaptırılmış olsa da doktorlarının önerdiği aralıklarla PAP smear takibi yaptırmaları ve bazı bulgular açısından uyanık olmaları gerekmektedir.” şeklinde bilgi verdi.

Bu Konulara Göz Atın

Resim Galeri 1

Resim Galeri 1
Amatörler

Resim Galeri 2

Resim Galeri 2
Erotik Ev Hanımları
Copyright @ 2013 Kadınlar İçin Sağlık Güzellik Cinsellik Portalı. Designed by Templateism | Love for The Globe Press